Konuşma Bozukluğu, bebeklik çağından itibaren kendini gösterdiği an tanısı konulup tedavi yöntemleri ile desteklendiğinde ilerlemesi önlenebilir veya tamamen ortadan kaldırılabilir.Dil gelişimi, bebeklik çağından itibaren başlayan ve çocukluk döneminde de devam eden bir süreçtir. Bebekler 3 ayından itibaren çeşitli sesler çıkarmaya başlayabilir. 2-3 yaşına geldiğinde yaşıtları gibi cümle kurmada zorluk çekmesi, konuşma bozukluğu bulunduğuna işaret edebilir. Ebeveynler tarafından gözlem yapmak,takip etmek ve tanısını koyduktan sonra tedavi yöntemleri arayışına girmek konuşma bozukluğunu iyileştiren etkenler olabilir.
Konuşma Bozukluğu fark edildiği an bir doktora ve teraspiste başvuru yapmanız gereklidir. Güvenilir şekilde hizmet almak için Uz. Dr. Zehra Babadağı ile iletişime geçebilirsiniz.
Konuşma, dilsel olarak üretilmiş ifadelerin karşı tarafın kulağının işitebileceği bir şekilde sese dökülmesi eylemidir. Bu eylemin gerçekleştirilmesine engel olan her türlü bozukluk konuşma bozukluğu olarak sınıflandırılmaktadır. Konuşma bozuklukları 3 başlık altında incelenebilir: sesletim (artikülasyon) bozukluğu, kekemelik ve motor konuşma bozuklukları.
Dil ve konuşma bozukluklarının aşağıda görüldüğü gibi çeşitli nedenleri olabilmektedir. Konuşmada rol alan yapılardaki bozukluklar, yarık damak, diş problemleri, nörolojik problemler, işitme kaybı gibi fiziksel sebeplerle beraber, serebral palsi, zihinsel yetersizlik, otizm spektrum bozuklukları, down sendromu gibi gelişimsel ve genetik bozukluklar da dil ve konuşma bozukluklarına yol açabilmektedir.
Gecikmiş Dil ve Konuşma: Bireyin dil becerilerinin anlama ve ifade etme yönünden yaşından beklenen seviyede gelişim göstermemesi ile tanımlanır.
Artikülasyon ve Fonolojik Bozuklukları: Bireyin sesleri, heceleri ve sözcükleri normalden dikkat çekici derecede farklı ve anlaşılması zor şekilde konuşmasıyla görülür.
Akıcılık Sorunları (Kekemelik): Bireyin konuşmasının akıcılık, hız, ritim gibi kısımlarında sorun yaşanan durumdur.
Ses Bozuklukları: Sesin perde, şiddet ya da kalitesinden belli nedenlerden ötürü normalden olumsuz yönde farklılık gösterdiği durumlardır.
Afazi (Edinilmiş Dil Bozuklukları): Nörolojik kaynaklı, çoğu zaman beyindeki bir hasar sonucu meydana gelen dil ve konuşma bozukluklarıdır.
Yutma Bozuklukları: Genellikle nörolojik bir sebep sonucu ortaya çıkar ve yutma eyleminin değişik aşamalarında görülen güçlüklerle kendisini gösterir.
Motor Konuşma Bozuklukları: Nörolojik bir nedenden ötürü konuşma eyleminde rol alan kas gruplarında görülen güçsüzlük, hasar, koordinasyon bozukluğu sonucu konuşmanın olumsuz etkilenmesiyle oluşur.
Çocuğunuz konuşma bozukluğu yaşıyorsa bu durumu işaret eden belli davranışsal bozuklukları gözlemleyebilirsiniz. Konuşma bozukluğu belirtileri arasında:
Konuşmada zorluk yaşamak, konuşmanın yeterince anlaşılmaması konuşma bozukluğunun bariz göstergeleri arasındadır. Anlaşılabilirlik, burada en önemli husustur. Artikülasyon sağlayabilmeniz için seslerin ses tellerinden yukarı iletilirken dil, diş ve dudaklarda doğru şekilde işlenip ağızdan çıkması gerekir. Sesin tonu, dişin ve dilin kullanımı konuşmanızın kalitesini büyük oranda etkiler.
Doğru ses ve sesletim olmadığında kendinizi etkili şekilde ifade edemeyebilirsiniz. Sesinizin yeterince net çıkmaması, vurgularınızın doğru olmaması, sizi dinleyen kişilerin kendinizden emin olmadığınızı düşünmesine yol açabilir. Olması gerekenden daha yüksek sesle konuşuyorsanız bu durumda karşı tarafa sinirli olduğunuz izlenimi verebilirsiniz. Doğru ses oluşumu için ses telleri, dil, diş ve dudak yapısının sağlıklı şekilde gelişmesi gerektiğini unutmamalısınız. Konuşma bozukluğu her zaman kişinin sesini iyi kullanmamasından kaynaklanmaz. Konuşma organlarının doğru şekilde gelişmemesi, konuşma bozukluğunun meydana gelmesine yol açabilir. Konuşma organları kişinin doğumundan itibaren gelişim gösterir.
Konuşma bozukluğunun diğer nedenleri, yeterince kitap okumamak, konuşma organlarını doğru şekilde kullanmamaktır. Akıcı olmamak, konuşmanızın olması gerektiği gibi gerçekleşmemesine, sizi dinleyen kişilerin sıkılmaya başlamasına neden olur. Konuşurken anlatım bozukluğu yapmamak, aynı şeyleri tekrarlamamak, akıcılığı sağlamanıza yardım eder.
Dil ve Konuşma Bozukluğu çeşitli sebeplerden kaynaklanıyor olabilir. Konuşmada var olan yapısal bozukluklar, diş ve damak sorunları, işitme kaybı, nörolojik problemler gibi fiziksel sebepler ile birlikte zihinsel sorunlar da meydana gelebilir. Otizm, down sendromu, serebral palsi gibi pek çok durum da dil ve konuşmada zorluğa sebep olabilmektedir.
Motor konuşma bozuklukları: Nörolojik sebeplerden dolayı kaynaklanan konuşma eylemi esnasında bazı kas gruplarının güçsüz ya da hasarlı olması, koordinasyon bozukluğu ile birlikte kendini göstermekte ve bireylerin konuşmalarını da doğrudan etkilemektedir.
Yutma bozuklukları: Nörolojik sebeplerden kaynaklı olarak ortaya çıkmaktadır. Yutma eyleminde farklı aşamalarda sorunlar meydana gelmektedir.
Afazi: Afazi adı verilen bozukluklar edinilmiş dil bozuklukları olarak da ifade edilmektedir. Bunların pek çoğu nörolojik kaynaklı olup beyinde meydana gelen herhangi bir hasar sonucu oluşmaktadır.
Seste bozukluk: Seste şiddet, kalite ya da perde gibi sebeplerden dolayı konuşmanın olumsuz yönde etkilendiği durumdur.
Kekemelik:
Kişinin yaşına, lehçesine ve gelişim düzeyine uygun düzeyde konuşmasında beklenen ses uyumunun olmamasıdır. Bazı seslerin uygun şekilde çıkarılamaması, bazı seslerin yerine başka ses çıkarılması (ş/s), atlamaların olması (çatal/çat) ve seslerin yer değiştirmesi (kaç/çak) sıklıkla görülen belirtilerdir.
Kekemelikte ses ve hece tekrarları, sesleri uzatma, sözcüklerin parçalanması, duyulabilir ya da sessiz duraksamalar, dolaylı yoldan konuşma, sözcükleri fiziksel gerginlikle söyleme şeklinde konuşmada akıcılık sorunları görülür. Daha ağır formlarında çabalama davranışları görülür.
Kekemeliği olanlarda akıcı konuşanlara oranla sosyal ilişkilerinde daha hassas, kırılgan ve daha içe dönük oldukları, görülen uyumsuzluk belirtilerinin kekemeliğin nedeni değil sonucu olduğu düşünülmektedir.
Kekemelik şiddeti ile kaygı arasında pozitif ilişki olmasına karşın, konuşma haricinde akıcı konuşan çocuklar ile kekeme çocukların kaygı düzeyleri arasında fark bulunamamıştır. Kaygının yıllar içinde süreğenleşme olasılığı vardır. Kaygı çocuğun konuşmasını etkileyecek düzeyde ise mutlaka tedavi edilmelidir.
Çoğunlukla çocuklukta başlayan kekemelik çocukların %5'inde görülmektedir. Çocukluk döneminde görülen kekemeliğin %80'i kendiliğinden ortadan kalkmaktadır.
Kekemelik belirtileri başlar başlamaz bir dil ve konuşma terapistinin değerlendirmesinden geçilmeli ve kekemeliğin olası sürekliliği konusunda risk faktörleri incelenmelidir. Gerekli görülürse terapiye bir an önce başlanmalıdır. Bununla ilgili destek almak için kurumumuza başvuru yapabilirsiniz. İletişime geçmek ve bilgi almak için web sitemizi ziyaret edebilirsiniz.
Konuşma sırasında yapılan hatalara bağlı olarak kişinin hiç anlaşılamaması, yanlış veya az anlaşılması çeşitli problemlere neden olabilir. Konuşma bozukluğu yaşayan kişiler sosyal yaşantılarında etkili iletişim kuramamaları sebebiyle özgüvensizlik, anksiyete ve endişe yaşayabilirler. Bu bozukluklar, kişinin eğitim hayatını, sınıf içi iletişimi ve akademik başarısını olumsuz etkileyebilir.
İş hayatında konuşma bozukluğu nedeniyle kişinin güveni ve iletişim becerileri zedelenebilir. Özellikle öğretmenlik gibi aktif konuşma gerektiren mesleklerde konuşma bozukluğunun tedavi edilmesi kişinin mental sağlığının olumsuz etkilenmemesi için son derece önemlidir
Konuşma Bozukluğu yetişkinlerde yada çocuklarda fark edilir edilmez tanısı ve tedavisi için erken teşhis hayat kurtarır mantığı ile çözüm yolları aranmalıdır. Uzm. Dr. Zehra Babadağı öncülüğünde sizlerde fark ettiğiniz tanıların tedavisi için kurumumuzla iletişime geçebilirsiniz.
Konuşma bozukluğu tedavi edilirken bu süreç genellikle bireyselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir. Konuşma bozukluğu tedavisi için ilk kullanılan yöntem konuşma terapisidir. Dil patoloğu ve terapist bireyin özel ihtiyaçlarına uygun olarak tasarladıkları egzersizlerle konuşma becerisini geliştirmeye odaklanır. Konuşma bozukluğunda işitme kaybı bir kaynaksa işitme cihazı veya kulaklıklar tedavi sürecinde kullanır.
Kekemelik gibi durumlar için gevşeme tekniği, nefes egzersizi ve konuşma sırasında strese azaltmaya yönelen davranışsal terapi de bir diğer tedavi yöntemidir. Aile ve çevre desteği verilerek hem bireylere hem aileye eğitim ve bilinçlendirme yapılması tedavi sürecinin önemli bir adımıdır. Konuşma terapisi genellikle düzenli çalışma ve egzersiz programlarını içerir. Bireylerin belirli konuşma becerilerini günlük yaşamlarına tekrarlayarak ve pekiştirerek geliştirilmeleri tespit güzel sonuçlar elde edebilmek ve bilgi almak için Uzm. Dr. Zehra Babadağı ile iletişime geçebilirsiniz.